
1. Günümüzde ekrana daha fazla maruz kalmak psikolojik düzeyde en çok hangi hastalıkları tetikliyor?
Bu durum, yani sosyal medyada çok fazla vakit geçirmek ve video oyunlarına bağımlı olmak, sosyal hayattan ve gerçek hayattaki iletişim ve etkileşimlerden uzaklaşarak depresyonu tetikleyebiliyor, uzun süreli yalnızlık ve izolasyon hissine neden olabiliyor.
Sosyal medyada sanal ideal hayatlar gören kişi, eksiklik ve yetersizlik duygularıyla baş etmekte zorlanabilir, içinde olmak istediği duruma hiçbir zaman ulaşamayacağını düşünerek depresif bir moda girebilir.
Ekran bağımlısı kişiler bu durumdan uzaklaştıklarında yoğun kaygı, iç huzurun bozulması gibi kaygı bozuklukları yaşayabilirler.
Sürekli ekran karşısında bulunan kişiler hızlı akan, yoğun ve dağınık uyaran ve içeriklere maruz kaldıklarında beyinde uyaran beklentisi oluşmasına neden olabiliyor. Çocuk ve gençlerin farklı konularla uğraşırken dikkatlerinin çok çabuk dağıldığı, konsantrasyon sorunları yaşadıkları ve DEHB’ye (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu) benzer belirtiler gösterebildikleri gözlemlenmiştir.
Ekran bağımlılığı adından da anlaşılacağı gibi bir bağımlılıktır ve diğer bağımlılıklar gibi dürtü kontrol bozukluklarına ve davranış sorunlarına yol açabilmektedir.
2. Hangi yaş gruplarının en çok risk altında olduğunu veya yaş gruplarından etkilendiğini nasıl tanımlayabiliriz?
Ekrana yoğun şekilde maruz kalmak, özellikle 0-6 yaş arası çocuklarda dikkat ve öğrenme süreçlerini bozabiliyor. Ekran ellerinde olmadığında sinirlilik, içe kapanma, kaygı, öfke gibi tepkiler ortaya çıkabiliyor.
Ergenlik dönemindekileri 12-18 yaş grubu olarak değerlendirebiliriz. Sosyal medyanın yoğun kullanımı siber zorbalığa maruz kalmalarına, akran baskısına maruz kalmalarına, uyku düzenlerinde değişiklikler yaşamalarına, akademik başarılarının düşmesine ve dolayısıyla depresyon ve anksiyete bozukluklarına yakalanma olasılıklarının artmasına neden olabiliyor.
3. FOMO (bir fırsatı kaçırma korkusu) nedir? Gençler şu anda bundan ne kadar etkileniyor?
FOMO, dijital yaşamda ortaya çıkan, önemli olduğunu düşündüğümüz bir şeyi kaçırma, yaşıtlarımızın gerisinde kalma, bizim için önemli olan olaylardan haberdar olamama korkusudur. Başlıca özelliği; Sosyal medyada görülen “ideal” hayatlara öykünmek, kendinizi onlarla kıyaslamak ve o duruma ulaşmak için sürekli bilgilenme ihtiyacı hissetmek demektir. Bu FOMO’yu tetikleyebilir. Ayrıca özellikle ergenlerde bir gruba ait olma ihtiyacı en fazla düzeydedir ve o grubun dinamikleri hakkında sürekli bilgi sahibi olmak isterler. Bu onların dikkatlerini 7/24 odaklamalarına neden olarak FOMO’yu tetikleyebilir. Üçüncüsü, sosyal medyayı kullanmadıkları takdirde eksik kalacaklarını düşünen kişiler, sürekli çevrimiçi olma isteği içinde olabilirler ve bu durumda, yapmaları gereken diğer işleri erteleyerek kendilerini sosyal ve finansal açıdan zor duruma sokuyor olabilirler. Bu da FOMO’nun bir başka özelliğidir. Bir anda gençlerin çok güçlü bir kaçırma korkusu yaşadıklarını, telefonlarını bırakmadıklarını, birçok gencin karşıdan karşıya geçerken bile telefonlarına baktığını görüyoruz.
4. Uyku bozuklukları ile depresyon arasındaki ilişki nedir ve ekran burada nasıl bir rol oynuyor?
Depresyonun belirtilerinden biri de uyku bozukluklarıdır. Depresyonun belirtileri arasında uykuya dalmada zorluk, uykusuzluk, geceleri sık sık uyanma ve sonrasında uykuya dalamama veya bazen aşırı uyku ve kalkamama sayılabilir.
Ekran başında çok fazla vakit geçirmek uyku döngüsündeki semptomları ve depresyonu tetikleyebilir. Mavi ışığa maruz kalmak beynin belirli bir bölgesindeki reseptörleri rahatsız ederek melatonin adı verilen uyku düzenleyici hormonun işlevini bozar ve uyku sorunları artar. Ayrıca yatakta sosyal medyaya göz atmak beyninizin sürekli uyarı almasını ve dinlenmesini engeller. Yatmadan en az 2 saat önce ekranlara bakmayı bırakmak iyi bir fikir olacaktır.
5. Ekran başında geçirdikleri süreyi azaltmak isteyen kişilere yönelik psikolojik destek veya terapi mevcut mu?
Ekran süresini azaltmak için yapabileceğimiz bazı şeyler var. Bunlardan biri bilişsel davranışçı terapidir. Bu terapi ekolünde kişiyi ekran kullanımına yönlendiren olumsuz düşünceleri sorgulanır ve öncelikle düşüncelerin farkına varılarak bu düşüncelere bağlı olarak gelişen davranışlar değiştirilir. Düşünceleri tetikleyen unsurlar tespit edilir ve bunlarla başa çıkmak için farklı düşünceler geliştirilir. Bir diğer yöntem ise bireysel danışmanlıktır. Bu tedavide kişi ekran karşısında bu kadar çok zaman geçirmesinin altında yatan nedenleri (örneğin travma, ilişki eksiklikleri, yetersizlik duygusu vb.) fark eder ve bu sorunlara terapistle birlikte çözüm bulunur. Bir diğer sistem ise aile terapisidir. Bu terapi şeklinde ergenler başta olmak üzere tüm aile üyeleri için uygun ve sağlıklı iletişim tarzları vurgulanabilir. Ekran bağımlılığı olan kişilerin zaman zaman grup terapisinden yararlandıkları, başkalarının deneyimlerinden ve sorunlarına yönelik çözüm önerilerinden yararlandıkları bilinmektedir.
6. Dijitalleşme arttıkça ekran başında geçirilen zamanın psikolojik etkileri gelecekte nasıl gelişecek? Hangi öneriyi verebiliriz?
Artan ekran süresinin özellikle çocuklarda ve gençlerde olumsuz yaşam deneyimlerini artırması ve daha fazla uyum sorununa yol açması beklenebilir. Ayrıca bilişsel süreçlerdeki bozulmanın, konsantrasyon sorunlarının, sosyal izolasyonun, özgüven sorunlarının, iletişim bozukluklarının, depresyon ve kaygının artarak devam edeceğini tahmin etmek zor olmayacaktır.
Bunları önlemek için alternatif aktiviteler bulabiliriz. Hobilerimizi çeşitlendirebilir, sosyal etkileşimlerimizi artırabilir, cihazlarla ilişkimizi normalleştirebilir ve zaman yönetimini geliştirebiliriz. Eğer yapamıyorsak destek alabiliriz.
