Yumuşama ve normalleşme kavramları siyasette etkili olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan'ın Özgür Özel ve Devlet Bahçeli ile üst üste yaptığı görüşmeler geniş yankı buldu. AKP'den Cumhur İttifakının devamına ilişkin kararlı mesajlar gelmeye devam ediyor. Partisinin CHP ve Özgür Özel'e yönelik beklentilerini anlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Elitaş, Erdoğan ile Özel arasındaki görüşmede CHP'lilerin not alması nedeniyle not almaya başladıklarını söyledi.
“SEÇİM DÖNEMİNDE SİYASİ ORTAM SON DERECE GERİLİYOR”
Elitaş'ın Ekonomim'e yaptığı açıklamada yanıtları şöyle:
Yerel seçimlerden sonra siyasette başlayan “normalleşme” sürecini ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Meclis'te gerginlik yaşandığında Meclis Başkan Yardımcısı, arkadaki grupların başkan yardımcılarını çağırıp 'normalleştirelim' değil, 'Arkadaşlar ortamı hafifletelim' diyor. Normal iş akışı kurallara uymaktır. Siyasetin normal seyri; Birisi bir fikri ortaya koyacak, karşı taraf o fikrin kusurlarını, tamamlayıcı yönlerini ortaya çıkaracak veya tamamen yanlış olduğunu iddia edecektir. Siyasette bu normaldir. Ancak son dönemde siyaset son derece gergin bir ortamda yaşanıyor. Hele ki seçim dönemlerinde…
AK PARTİ MASASINDA 'BAHÇELİ-ÖZEL' ANKETİ
Yani siyasetin kendi kuralları içine girmesine yumuşama denir. Milletin istediği de budur. AK Parti seçmenlerinin çoğunluğu CHP ile AK Parti arasındaki görüşmeyi son derece olumlu değerlendiriyor. Yakın zamanda bir araştırma firması onu işe aldı; Sayın Bahçeli ile Sayın Özgür Özel arasındaki görüşmeleri de MHP'liler çok olumlu buluyor. İlginç olan ise CHP'lilerin bunu daha az olumlu bulması. Neden böyle olduğunu tam bilmiyorum, kendileri değerlendirebilirler. Biz ülkeyi yöneten bir siyasi parti olduğumuz için, kim olursa olsun hükümetin en büyük görevi bu görevi onurlu ve huzur içinde yerine getirmektir.
Özgür Özel, “Siyasetin konuşmadığı, el sıkışmadığı yerde diğer odaklar el ovuşturmaya başlar.” Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aynen ben de bu ifadeye katılıyorum. Her zaman tarif ediyorum. Bunu arkadaşlarıma da sık sık söylüyorum. Ne zaman; Türkiye doğru yolda, iyi bir adım attı ve kötü niyet ortaya çıkıyor. Eğer bu kötü niyetli kişiler dış sahiplere taşeronluk yaparlarsa, her şeyden önce Meclis'in itibarını zedeleyeceklerdir. Parlamentoyu itibarsızlaştırdıklarında bunu politikacılar aracılığıyla yapıyorlar. El sıkışılmadan, yumruk gösterilmeden, kaba kuvvet kullanılmadan veya aşırı kaba kuvvet kullanılarak, sadece kaba kuvvet değil, dil kullanılarak da hareket edilirse sorunlar yaşanır. Bildiğiniz gibi dil yaralanmasının şiddeti çok farklıdır. Diğer yara iyileşebilir ama dildeki yara kolay kolay iyileşmez. Tedavisi zor ve çaresi bulunamayan bir hastalıktır. Bu buradan başlayıp kamuoyuna yansımaya başlıyor. “Zaten bu meclisten bir şey çıkmaz, falan filan” diyorlar. İlk olarak politikacıların davranışlarını sorguluyorlar. Daha sonra maaşlarını vb. sorguluyorlar. Daha sonra başka konulara girmeye başlıyorlar. Ancak demokrasinin vazgeçilmez parçası milletin temsilcileridir, milletin iradesidir.
“İTTİFAKIN ÖTESİNDE DOSTLUK OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR”
Bahçeli'nin yumuşamayla ilgili açıklamaları ne anlama geliyor?
Bahçeli, Türkiye'deki yumuşamanın çok doğru ve zamanında olduğunu söylüyor. Bu bir gerçek; Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Bahçeli'nin 15 Temmuz 2016'dan bu yana oluşturduğu ittifak bir ittifaktan öte, dostluktur. Saygı ve nezaket çerçevesinde olağanüstü bir şekilde ilerliyoruz. Neredeyse 8 yıl oldu.
“KILIÇDAROĞLU'NUN GİDİŞİ GELİŞİMİ ETKİLEDİ”
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP başkanlığından ayrılıp Özgür Özel'in gelmesi siyasi iletişimi kolaylaştırdı mı?
Tabii ki şimdi etkisi var. Vatandaş bizden bunu istiyor. 2002'nin üzerinden 22 yıl geçti, önümüze 18 sandık açıldı. Özellikle yılda 3 sandık yapılmasını öneriyoruz. Yani vatandaşlar artık bu gerginlikten rahatsız oluyor. Türkiye'de siyasetin yumuşamasını istiyor. Ülkeyi normalleşme sürecine sokmamız lazım. Ancak bunu yumuşatarak başarabiliriz. Sayın Kılıçdaroğlu, “Kaçak yapı” diye başladı ve “Burası kalabalık bir yer” dedi. “Onunla gitmeyeceğim ya da konuşmayacağım” dedi. Acaba 7 Ağustos'ta Yenikapı'ya nasıl geldi, gelmek istemedi çünkü 7 Ağustos'ta 15 Temmuz darbe girişimini lanetledi, daha sonra “kontrollü darbe” dedi.
“15 TEMMUZ'DA O BOMBA ALTINDA OLAN KİŞİ ÖZGÜR ÖZEL'Dİ”
15 Temmuz gecesi tüm milletvekillerimizi Ankara'ya davet ettik. AK Parti'den 85'e yakın milletvekili geldi. Ben Kayseri'deydim. Oradan Meclis Başkanımızla tanıştık. “Meclis'i açalım” dedik. Kayseri CHP'nin genel başkan yardımcıları Sayın Özgür Özel, Sayın Engin Altay ve Sayın Levent Gök ile görüştüm. Kendisini parlamentoya davet ettim. “Geliyoruz” dediler. Geldiler çok şükür o gün o bombanın altında olan kişi Özgür Özel'di. Bu girişimin bir darbe olduğunu tüm kalbiyle hissetti. Ama Sayın Kılıçdaroğlu darbeyi Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde televizyonun önünde oturarak izledi. 15 Temmuz'da Sayın Özgür Özel Meclis kürsüsüne çıktı. Kendisi de bir arkadaşımızın ceketini giyerek kürsüde konuştu.
Sayın Özgür Özel ile geçtiğimiz hafta yayınlanan röportajımızda Şanghay'ı kastederek “Kişi başına düşen gelirin 4 bin 500 dolar değil, 45 bin dolar olması yönünde gideceğiz” demişti. 45 bin dolarla AB'yi kastediyoruz… Bu ayrım ortaya çıktı. Bu ayrımı nasıl değerlendiriyorsunuz? AB ile gümrük birliği anlaşmamız da var mı?
“CHP'DEN, SAYIN ÖZEL'DEN BEKLENTİMİZ BUDUR”
Özgür Özel'e tekrar sorun, araştıralım. Mesela bir siyasi partiye üye olan diğerine üye olamaz, bir spor kulübüne üye olan bir başkasına üye olamaz… Ama ben Şangay 5 ile AB'nin birbirine engel olmayacağına inanıyorum. Biz söylüyoruz; 1994 gümrük birliğini gözden geçirmek lazım CHP'li Sayın Özel'den beklediğimiz budur. Sosyalist Enternasyonal'in başkan yardımcısı oldu. Gümrük birliği gündeme alınmalı. Sosyalist Enternasyonal'e bağlı partiler de AB'de faaliyet gösteriyor. Şunu söylemeli; AB'nin dünya çapında yaklaşık 70 ülkeyle serbest ticaret anlaşmaları (STA) bulunmaktadır. Gümrük birliği nedeniyle bu ülkelerin AB ile olan serbest ticaret anlaşmalarına uymakla yükümlüyüz. Ancak üçüncü ülke buna saygı göstermek zorunda değil. Bu ülkelerle yeniden serbest ticaret anlaşmaları yapabilmemiz gerekiyor. Gümrük birliğinin bu şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Hem Türkiye ekonomisini hem de dış politikasını ilgilendiriyor; Gümrük birliği tek ses olmamız gereken yerdir.
“Bunu sakladıklarını not ettik.”
CHP ile güzel görüşmeler oldu. Bu toplantılarda notlar alındı. Bu neden not edildi? Ne olduğunu bilmiyorum. Yaptıkları için not aldık. Biz de satır satır yazdık. Alışık olmadığımız bir durumdu. Diplomatik konularda dikkat çekiyor. Birçok kez siyasi toplantılara katıldım ama hiçbir not alınmadı. Bu tür toplantılar, eğer uzlaşı varsa, bir metin haline getiriliyor ya da bir şeyler söyleniyorsa bilgiler orada paylaşılıyor; “Biz böyle düşünüyoruz, böyle yapıyoruz.” Ama konuşulanları farklı bir noktaya taşımak, farklı algılarla yapmak hukuki bir durum değil.
“SEÇİMİ ONLARA BIRAKTIK”
İki siyasi partinin liderleri bir araya geldi. Ama aynı zamanda ülkenin cumhurbaşkanının da toplantısı. Aslında Cumhurbaşkanımız Külliye'den randevu alabiliyordu. Sayın Başkanım, birbirimize anlattık ve size sorduk; “Külliyeyi mi, Villa Çankaya'yı mı, yoksa Genel Merkez'i mi istersiniz? Seçim sizin” dedik. Sayın Özgür Özel de bana çok teşekkür etti. Karargâhı tercih etti.
'KOLTUK' DETAYI ÇOK KONUŞULDU
Mekanla ilgili durum şu: Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Devlet Bahçeli ile görüştüğünde nasıl başka bir koltuk varsa, Sayın Özgür Özel ile görüştüğünde de aynı koltuk var. Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın AK Parti'ye, Çankaya Köşkü'ne, külliyeye veya başka bir yere birini kabul etmesi arasında hiçbir fark yoktur. Bu onu başkanlık görevinden uzaklaştırmaz. CHP ev sahipliği yaptığında koltukları yan yana koyuyorlar, bizim buna diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü sahibi öyle söyledi. Sayın Cumhurbaşkanımızı da nezaketle karşıladılar. Kendilerine nezaketlerinden dolayı da teşekkür ediyoruz. Çok iyi hazırlanmışlardı. Güzel bir karşılamaydı.